Değerlilerimizi muhafaza etmek.

 

Bir hırsız herşeyi çalar mı?

Hayır!

Peki bir hırsız için değerli olan şeyler nelerdir?

Hırsızın gözü değerli varlığı , parası, altını, ziyneti olan zengin insanların evlerinde, kasasındadır.

Neden bir fakirin evine girmez, neden gecekondu mahallesinde hırsızlık için dolaşmaz?

Neden zengin olanlar, değerli ziynet eşyaları olanlar devamlı onları kaybetme , çaldırma korkusu yaşarlar?

Ve bu varlıklarını hırsızlardan korumak için çelik , şifreli kasalar alır, gizli güvenlik kameraları,elektirikli lazerli alarm sistemleri kurdururlar, güvenlik görevlileri istihdam ederler.

Ve ya müzelerdeki değerli, antika şeylerin nasıl korunduğu hepimizce malum..

Yine de bunca güvenlik tedbirlerine rağmen hırsızların gözleri canları pahasına ordadır .

Şeytan da aynı şekilde güzel, salih amellerin, ihlaslı amellerin, iman, takva sahiplerinin yani manevi açıdan zengin olanların peşindedir.

Bu değerli amelleri çalmanın, yok etmenin peşindedir.

Neden gidip günahkarlarla uğraşmaz.?

Çünkü onlardan çalabileceği birşey yoktur, ne yapsın.

Nasıl ki zenginler dünyalık değerli varlıklarını, paralarını hırsızlara çaldırmamak için, koruyup muhafaza etmek için bu kadar uğraşır, bunca tedbir alır, ahiret sermayemiz olan manevi varlıklarımızı şeytandan korumak için çaba göstermeliyiz.

Şeytanın bize nereden, ne zaman, nasıl yaklaşacağını bilip ona göre tedbirlerimiz alıp, giriş yollarını kapamalıyız.

şeytanın bize yaklaşma yolları genelde duyu organlarımızladır.

Meselagözler, kulaklar…

Harama bakmayarak yani gözümüzü haramdan koruyarak, kulağımızı haramdan koruyarak, kötüsözler, küfür, dedikodu dinlemeyere, yapmayarak , haram yemeyerek şeytanın kalbe giriş yollarını kapatmalıyız.

Evliyaullahın sözü şöyledir:

“Şeytan nefsin isyanını görmedikçe kalbe vesvese vermez.

Şeytan ne zaman musallat olur?

Nefis heva ve şehvetle gazaba yöneldiği zaman…

Yoksa mütteki, Allah-u Teala’nın emrine uygun yaşayan kamil imana sahip insana vesvese vermez”

Değerlilerimizi korumakta Rabbim yardımcımız olsun…

Köprü…

İki dağ tepesi düşünün karşı karşıya duruyor.

Aşağısı deniz ya da uçurum.

Karşıda gidilmesi gereken yer var.

Karşısı çok güzel bir yer, herkesin hedefi oraya ulaşmak.

İnsanlar var  köprünün bu yamacında Bazıları karşısının güzelliğinden bihaber.

Baziları var ki karar verie güzelliklere ulaşmak adına köprüye girer.

Fakat bu köprü tehlikelerle doludur.

Ayağınız kaysa sonu kötü.

Bazıları da var dır ki karşısının güzelliğinden hep bahseder , oraya ulaşmak gerektiğinden..

Fakat hiç çaba sarfetmezler.

Cesaretleri yoktur köprüye girmeye , ya da köprüye gerk duymazlar.

Burda da beklenmez, burası da yerle bir olacaktır, yıkılmaya mahkum..

Çok karıştı galiba bu konu..

Okuyanlar (başta nefsim) kendisine bir hisse çıkarır inşaAllah.

Huzurundayım, Huzurluyum…..

Ya Rabbi!!

İşte yine geldim….

Huzuruna geldim…

Aradığım huzuru bulmaya geldim.

Bir çok yerde huzur aradım.

Yok!

Huzurundan başka yerde huzur yok.

Gönlümü ağyarla avutmaya çalıştım nicedir..

Sahte huzurlar peşinde koştum.

Gerçek huzur senin huzurundaymış.

Serdim yere bedeni, nefsi secdede ,

Sürdüm alnımı yüzümü seccadeye..

İşte tek huzur burda..

Huzurunda .

Ben asi, kaçak kölen..

Kaçınca asıl esaret başlıyormuş meğer.

Nefse, şeytana ve dünyaya , masivaya esaret..

Asıl hürriyet sana köle olmaktaymış..

Ben huzuruna geldim işte, kabul et ne olur..

Affeyle bu asi köleni..

Geldim huzuruna, huzura…

gelincik, papatya ve tac cicekleri

Gelincik ve papatya ve tac ciceklerinin bende özel yeri vardir. Nedenini bilmiyorum ama üc cicege hic dayanamam, bana nostalji yaptirirlar hep. Silam gelir aklima. Kücükken sabah erkenden kalkar, ailemizle(cok genis bir aile-amca,kuzenler , hala vs.-tarlalara giderdik. Onlar calismaya biz de eglenceye tabii. O ekin tarlalarinin icerisine kisacik boyumuzla dalar kaybaolurduk, kimse göremezdi. Sadece basaklarin oraya buraya sallanmasindan belli olurdu orda oldugumuz. O basaklarla inada  yaraisa yükselen gelincikler, papatyalar, tac cicekleri.. Papatya ve tac ciceklerinden toplar karisik rengarenk taclar yapardik, oglanli kizli kuzenler hep basimiza takardik. Ne güzel günlerdi ya. Ama kirlarin, orda akan pinarin kokusu bir baskaydi, insan huzuru teneffüs ediyordu . Sila özlemimim depresti yine ya:(((

Gavsi Sani babam dedi ki:-Yürü evladim!Oyalanma!

Kafamin karisik oldugu dönemler…

Ruhum dyor”Böyle devametmez.Birseyler yapmanin zamani gelmedi mi daha? Daha ne kadar vurdumduymaz umarsizca yasayacaksin, ömür geciyor ve sen hala gafil Allah´´ tan uzak yasayacaksin? Ölüm var ,kabir var, hesap var. Uyan artik , uyabn!!!”

Seytan diyor”Bosver ,rahatina bak,hayatin tadini, keyfini cikar nasil olsa günahkarsin, cehennemliksin(!) ne farkeder bir eksik ,iki fazla. Bak günah isliyorsun isyan ediyorsun birsey olmuyor sana , carpilmiyorsun, basina tas yagmiyor.Demek ki davam edebilirsin. Simdi böyle hayatini yasa yaslaninca ibadet edersin. ”

Nefsimde zaten seytanin dalkavukcusu.

O zamanlar nefisin ne demek oldugunu dahi bilmiyoruz, zannedersem nefis, birsey lezzetli olunca denir.

Tam bocalama anindaykaen, hastanede yanimda yatan biri vardi, güzel sohbet ediyordu.

Konusmalarindan cok dindar oldugu belli, benimde alakasiz oldugum belli.

Ama beni dislamiyor, yakindavraniyor, sorularima icetenlikle cevap veriyor.Muhabbeti cok hos.

Sordum ona :Sen nereye gidersin ,bir yere baglimisin?

-Evet,dedi. Ben naksibendi yoluna mensubum.

-Yani tarikat! Ya oralari cahillerin, beyni yikanmislarin kandirildiklari yer gibi geliyor bana.Aklima yatmiyor.

-Ben  iki üniversite bitirdim, dedi.

Bu is baska belli ,var birseyler.Neyse hastaneden ciktik, ben bir bucuk yil bu insani görmedim ama hep aklimda anlattiklari.

Bir gün karar verdim ona ulasip gittigi yere gidip bakacagim, bana uyarsa(!) ben de katilacagim onlara.

Ona ulasmam ayri bir mevzuu.

Epey bi ugrastiktan sonra ulastim ona. Gittim ,gördüm, tam benim aradigim gibi bir yer, ama biraz daha düsüneyim, arastirip sorusturayim dedim.

Aradan üc hafta gecti, tekrardan gidip tabii oldum.

Ama seytan ve nefis icimden

-Ya yanlis yoldaysan, ya yanlis yapiyorsan birazda kenardan izle, fazla icine girme, kenarlarda yüz, bogulma dalip da ,diyor.

Nitekim biz de cok muhabbet duyuyoruz ama kenardan izliyoruz.

Bu arada bana vesile olanlada devamli kontakta bilgi aliyorum, telefonda bana sohbetler ediyor.Bir ara ders almami tavsiye etti, ben de daha erken oldugunu basaramayacagimi düsünüyorum,yani nefis öyle diyor.

Bir gece rüyamda verdiler tesbihi elime, koydular kalbimin üstüne, dayadilar dili damagima , kalpten dedirttiler;

-ALLAH

ALLAH

ALLAH

:

Dedi ki Gavsi Sani babam

– Cok oyalandin yürü artik evladim….

Iste benim hallerim…

Eveeeeeeeeeeeet sevgili ziyaretciler.

Zaman ne kadar cabuk geciyor degil mi?

Ben zamana yetisemiyorum. Öyle hizli akiyor ki bazen arkasindan bakakaliyorum, bir sürü planlarimiz oluyor, zamani yakalayamadigimiz icin hep baska zamanlara erteleniyor.

Bir cok seyi ihmal ediyorum, hep bu zaman yüzünden. Acaba bir ben mi böyleyim, hepiniz de böylemisiniz?

Bu ahir zaman alametimidir nedir?

Acaba ben mi zamani kullanamiyorum?

Teknoloji ilerliyor, herseyin bir kolayi bulunmus hersey otomatiklesmis, bir dügmeye dokunmakla nerdeyse cogu isimizi hallediyoruz ama yine de zamani yetistiremiyoruz.

Bilgisayr da ayni degil mi? Bizim islerimizi daha kolaylastirip cabuklastirmak icin. Bilgisayardan banka islemlerimizi hallediyoruz, alis-veris yapiyoruz, yazi yaziyoruz vs…

Ama ben bu bilgisayari aldiktan sonra zamani daha cok yetistirememeye basladim galiba.

Allah sonumu hayreylesin.

BABAANNEM:)

Babaannem, cok seker bir hatundu.

Vefat ettiginde 100´e yakindi. Insaallah burda onunla ilgili yazilarim devam edecek.

Temellerimizi  o atmisti dini konularda, Allah cc. rahmet eylesin, nur icinde yatsin, Rabbim kabrini nurlandirsin , kabir azabi cektirmesin.

Bunlari niye mi yaziyorum, icimden geldi:)

Rahmetli, karanliktan, ölümden, kabirden cok korkardi.Babama:

-Hasmet, benim kabrimi genis ve büyük kazin, daralirim derdi .

Simdi ne hallaerdedir, kabrin genisligi amellere göredir.

Benim sizden ricam, bu yaziyi her okuyan lütfen onun ruhuna bir Fatiha okumasi.

Allah rizasi icin.

bir kücük FINDIKKURDU

Bir kücük findikkurdu vardi bir zamanlar.

Kücücük yüregine dag gibi sevdalar doldurmak istedi, ama olmadi.

Bir findikkurdunun minicik yüregine ne sigabilirdi ki?

O ´minicik yüregine bütün yeryüzündekilerin sevgisini sigdirmaya calisti.

Oysa onun sevmesi gereken bir findikti sadece.

 Ya da bir findik agaci.

 Ya da bir findik bahcesi .

Ya da bi findik ormani.

En fazla findik yetisebilen bir iklime sahip ülke….

Aslinda bir findikkurdunun kalbine ne kadar cok sey sigabiliyormus.

Yeter ki yüregi sevgiye acabilelim, acildikca daha da genisleyecek bir yürek sahip olmamiz gereken…

Ah su diziler….

Ah su diziler var ya…

Tv de her aksm herkesi koltuga kilitleyen, asil gayemizi, kimligimizi, degerlerimizi, örfümüzü, dinimizi , adetlerimizi, degistiren hatta yok eden diziler.

Dizinin basrol oyuncusu bay ve bayanlar bizim hayatimizin icine giriyor, nerdeyse hayatimizin parcasi oluyorlar.

Mesela bir Asmali konak vardi herkes her bölümünü nefesi kesilmis halde izlerdi.

Dizinin icinde Anadolu ´dan güya bizden kesitler var ya,hic kacirmayiz.

Ama aksam yemeklerinde sarapsiz yemek yemezler kadinli erkekli karsilikli kadeh tokusturarak icerler, dizinin kahramanlarini seviyoruz ,örnek aliyoruz ya biz de aksam yemeklerinde icki icsek anormal bir durum degildir.

Bir de dizide genc kiz yada evli biri baska birine asik olmustur, geceyi onunla gecirmistir.

Bunun adi da zina degil asktir, ask herseyi affeder.

Iste masumca seyrettigimiz diziler, bizim hayatimizi böyle etkiliyor.

Dizi kahramanlarinin yaptigi hersey dogrudur,  bizim dinimizi ,tarihimizi, elimizdeki degerleri yikmak icin bizimle medya yoluyla savasiyorlar, kutsal olan neyimiz varsa gönüllü olarak terkediyoruz.

Zinanin adi ask olmus, büyüjklere saygisizligin adi hak aramak olmus, icki ellerinden düsmez…

Tamam , cocuklar cizgifilm kahramanlarini örnek alir, ama ya biz büyükler?

Bizlerin akli da cocuklar gibi mi calisiyor?

Yoluna kurban oldugum

Günahlara dalmistim Ben haddimi asmistim Hesap yoktur sanmistim Seni görünce anladim Bile bile batiyordum Yana yana ariyordum Her gecene soruyordum Seni hemen yanimda buldum Yoluna kurban oldugum  Esigine bas koydugum Tam hersey bitti derken Yani basimda buldugum Bosluklarda kayboldugum Uzattigi ipe tutundugum Yaralarim azdikca Seni sarar buldugum Gaflet uykusundan uyandiran Kalbi Hakk’a baglattiran Kirli pasli su kalbi Zikrullahla cilalattiran

Tam düserken tutuverdin 

Seytani öte itiverdin

Günahlari hatirlatip

Ben pismanim dedirttin