Arşivler

Temmuz 2007 ayı için tüm yazılar

Gavsi Sani Hz(ks) Buyurdu ki

Temmuz 31, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

duvar_kagitlari-63.jpg

Gavs-i Sanİ’den İncİler


Yüce Allah’in rahmeti çok genistir. O, bu rahmetini kullarina vermek istiyor, bunun için ufak bir bahane ariyor. Siz bu rahmete ermek için
bir bahane bulun. Küçük-büyük demeden Allah rizasi için önünüze gelen
hayirli isleri yapin. Önceki büyükler zamaninda söyle bir hadise anlatilir:

Ibn-i Asfur diye birisi vardi.Bu zatin hayirli ameli azdi. Bu zat birgün
bir kusu yakalayip onunla oynayan bir çocuk gördü.Çocuk kusla oynuyor,
oynarken de kusa eziyet ediyordu. Bu zat, Allah rizasi için su kuşu çocu-
ğun elinden kurtarayim diye niyet etti. Biraz para çikardi,çocuga verdi.

Çocuk parayi görünce kusu ona verdi. Ibn-i Asfur da kusu salip azat etti.
Bu zat bir zaman sonra vefat etti. Bunun Allah dostlarindan bir komsusu
vardi. Bu veli bir gün onun kabrine gitti. Ona dua ve istigfar etti. Sonra gözlerini yumdu, murakebeye girdi. Yüce Allah’tan onun kabirdeki halini
göstermesini istedi. Yüce Allah onun kabir halini bu veliye gösterdi.

Adam evliyalar gibi güzel bir haldeydi. Ona, ” bu halin ne güzel,bu hali
nasil elde ettin,sana ne muamele edildi?” diye sordu.

Adam: ” Bu ise ben de sasirdim fakat çok memnunum. Bana, sen bizim
rizamiz için gücün yetti bir kusu azat ettin; biz de seni günahlarindan azat
edecegiz, bizim de buna gücümüz yeter. Sen bizim rizamiz için o çocugu
ve kusu sevindirdigin gibi, biz de seni sevindirecegiz, dendi ve iste bu güzel nimetler bana verildi.” dedi

Sen niyetini Allah için yap, gerisi güzel gelir.Allah kuluna kafidir.”
” Benim Allah’in rizasindan baska bir derdim ve Rasulullah ( a.s)
in sünnetini ihyadan baska bir isim yoktur.”

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadiklarla beraber olun.”
ayetini okuyarak basladigi bir sohbetinde buyurdu ki : “Sadiklarla
beraber olan kimse,onlarla birlikte hasretilir. Baksaniza,Ashab-i
Kehf’in köpegi necisül ayn oldugu halde onlarla birlikte bulunmasi
bereketiyle cennete girecektir. Insan ne olursa olsun sadik kullarla
kamil mürsitlerle birlikte bulunmalidir.Zahiren beraber olamayan
kimseler manen (kalb ve hayali ile) onlarla birlikte olmaya çalismalidir.
Gavs hz. leri buyurdu ki : “iki gün hirsizla gezersen üçüncü gün sen de hirsiz olursun.” Bunun için Rasulullah( a.s) : ” Kisi arkadasinin dini ( hal
ve gidisati) üzeredir.” buyurmustur.

” Baskalarina hizmet etmek isteyenler, kendilerini islah etsin yeter.
Çünkü nefsini islah eden kimse baskalarina fayda verebilir ve güzel
seyleri temsil edebilir.Sadat-i Kiram,nefislerini islah edip güzel ahlaki
elde ettikleri için Allah yolunda insanlara büyük fayda vermislerdir.
En büyük hizmet,güzel ahlakli ve edepli bir insan olmaktir.”

” Kalbin gidasi zikirdir.Günahlar ise, seytanin gidasidir.Kalbini diriltmek
ve beslemek isteyen kimse Yüce Allah’in zikrini çok yapmalidir.
Günah işleyenler,kalplerini zayiflatip seytani kuvvetlendirmis olurlar.
Seytani kuvvetli olanin dini zayif olur.Onun için haramlardan uzak durmalidir.

” Bu dünya bir han gibidir; ahiret yolcusu bütün hazirligini bu handa yapmalidir.Yolda tedarik görülmez. Zira kervan yola çikmistir. Ölümle baslayan bir yolculugun geri dönüsü yoktur. Yola çikan kimsenin,hedefine ulasmasi için belli bir yol ve usul takip etmesi gerekir.Basi bos ve hedefsiz yol giden kimsenin hedefine varmasi mümkün degildir. Onun nereye varacagi da belli olmaz. Allah yolu da böyledir. O yol da Hz. Rasulullah (s.a.v) in izinden baska Allah’a giden bir yol ve kapi yoktur. Hz. Rasulullah’in ( s.a.v) hayatini yasamak için de ulu Sadatlara uymak gerekir. Hz. Peygamber’e (s.a.v) hakkiyla uymanin en güzel yolu,sünnet üzere yasayan sadatlari takip etmektir. Sadatlar, sünnet-i seniyyeyi kal olarak degil,hal olarak yasar ve yayarlar. Onlara uymakla iman selameti ile ölmek nasib olur. Böylece ebedi ahiret yolculugu iman ile baslamis olur. En büyük saadet te budur.”

Gavs-i Sani Hz. :Insanin kalbi yumruk kadardir.Bunun içinde muhabbetullah olmasi lazimdir…Sonra orda yanan isigi göstererek;Su anda isik yaniyor,etraf aydinlik.Bu isik sönerse etraf karanlik olacak.Ayni anda hem isik hem karanlik olmaz.Isik yanarsa aydinlik olur;sönerse karanlik olur.Kalbin durumu da böyledir.Onun içinde muhabbetullah/Allah sevgisi olmasi lazimdir.Muhabbetullah yoksa baska seyler vardir.Baska seyler olunca kalbe Allah muhabbeti girmez.Allah muhabbetini elde etmek için su dört seye sofi devam etmesi gerekir;Mürsidi ziyaret,Mürsid sohbeti,Rabita,Vird…

”Bir insan sabah kalkinca,güzelce abdestini alsa,evinden isine giderken:
”Ya Rabbi!sen Rezzaki Mutlaksin/bütün yarattiklarinin rizkini verirsin.Biz çalissak da çalismasak da sen bizim rizkimizi verirsin.Lakin rizik için çalismayi bize sen emrettin.Biz senin emrine uyup rizkimizi aramaya gidiyoruz”diyerek niyet etse ve bu niyetle işe başlasa bütün gün boyunca başini secdeden kaldirmayip nafile namaz kilan kimse gibi sevap kaznir.Insan için bunu yapmak çok kolaydir.Bu sevabi kazanmak için güzel niyet etmesi yeterlidir.”

”Yüce Allah’i zikre devam ediniz.Zikir çekerken uyanik olunuz.Allah zikrini kalbinizin içine yerlestiriniz. Zikir kalbe yerlesince siz istemesenizde kalp Yüce Allah’i zikreder.Midenizi düsünün;o,siz istemesiniz de kendi isini görür.Siz uyurken bile işine devam eder.Içine zikir yerleşen kalp de böyledir.”

Ne anne, ne baba, ne arkadaş insana fayda vermesi mümkün değildir. Insana ancak SADATLARDAN fayda vardir..

Yakinda Istanbula Tesrif Edecek Olan Gavsi Sani Hz.(ks)ni Ziyaret Adabi

Temmuz 30, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

44737_wallpaper280.jpg

ZİYARET ADABI
Yakın zamanda İstanbul’a gelmesi beklenen Gavs-ı Sani Hz.lerinin ziyaretinde bulunurken uyulması halinde hoş olacak kuralları hatırlatalım istedik.

1-ZIYARETE ALLAH RIZASI İÇİN NİYET ETMEK.
Bu takdirde yapılacak olan ziyaret Allah indinde makbul olacağı gibi edilecek tövbenin de kabulüne sebeptir.

2-EVDEN VEYA BULUNDUĞUNUZ YERDEN ÇIKMADAN ÖNCE İMKAN VARSA GUSÜL ABDESTİ ALIP ZİYARETE GİTMEK.
Birinci maddedeki niyet yapıldıktan ve gusül alındıktan sonra ziyarete gitmek hoş olur. İçinde bulunduğumuz yaz mevsiminin de verdiği ter ve vücut kokularından temizlenerek gidilirse hem çevreye rahatsızlık verilmemiş hem de adaba uygun olur.

3-SAKAL VE VÜCUT TRAŞI
Erkekler için tam temizliğin kurallarından bir tanesi de traş olmaktır. Sakal bırakmış olanların sakallarını düzeltmeleri sakal bırakmayanların ise traş olarak yüzünü temiz hale getirmesi lazımdır. Vücudun traşa ihtiyaç duyulan diğer yerlerinin de traş edilmesi adab gereğidir. Ayrıca tırnakları kesmek vücut temizliğinin vazgeçilmez bir kısmıdır.

4-TEMİZ GİYİNMEK
İnsan bir Allah dostunu ziyarete giderken en temiz ve yeni elbiselerini giymelidir.Ziyarete gitmeden önce erkekler için çorap değiştirmek gereklidir.

Buraya kadar temizlik adabını yazmaya çalıştık. Bundan sonrasında ziyaret sırasında olması gerekenleri anlatmaya çalışacağız.

Unutmamak lazımdır ki Gavs Hz.leri de bir insandır. Ona sıkıntı verecek davranışlardan kaçınmak gerekir. İstanbul’a gelişinde kendisini karşılamaya gitmek ona rahatsızlık vermektedir. İstanbul’a önceki gelişinde şöyle buyurmuştur;

-“Karşılamaya gelmeyenden Allah razı olsun”

Diğer rahatsızlık veren konuların başında, elini öperken sıkarak öpmek oldukça rahatsız edicidir. El öpmenin adabı; onun elini avcunuzun içine alarak sadece çok küçük bir dudak teması ile bitirmek şeklindedir. Eli öptükten sonra başa koymak her ne kadar toplumumuzun anane ve örflerinden olsa da Sadat-ı Nakşibendi için başa koymak uygun değildir.

Bir diğer rahatsızlık veren konu; tevbe esnasında bağırarak tevbenin tekrar edilmesidir. Tevbe ederken kendi duyacağı kadar bir sesle söylemek adabın gereğidir.

Burada anlattıklarımız uygulandığı takdirde kazanç getirir.

Nasihatler.COM
Dinleyene yarar, dinlemeyene zarar..

Ey Insanoglu!!!

Temmuz 30, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

duvar_kagitlari-111.jpg

Ey insanoğlu!
Yeryüzünde nice sarayların,tahtların,hazinelerin sahibi sen oldun&
Soylu oldun.Sultan oldun.Padişah oldun.
Her şey senin oldu.
Sen, her şey oldun.
AMA SEN, SEN OLAMADIN.
HUZURU BULAMADIN.

Şöhretini, servetini, makamını hükmettin.
AMA SEN, KENDİNİ KURTARAMADIN

Ordulara, ülkelere, krallara hükmettin.
AMA SEN, KENDİNE HÜKMEDEMEDİN.

Döktüğün mazlum kanlarıyla tarihin yüzünü kızarttın.
AMA, BENİN YÜZÜN KIZARMADI.

Şehvetinin azgınlığı karşısında dağlar,taşlar, kurtlar,kuşlar utandı..Hazreti Lut utandı.
AMA SEN, UTANMADIN.

Kibir ve bencilliğin girdabında döne döne yozlaştın..
AMA SEN, KENDİNLE YÜZLEŞEMEDİN..

Ekonomik yasaları, haramlarla doldurulmuş kasaları düşündün.Hep düşündün.
AMA BEN, DÜŞÜNÜR OLAMADIN.

Ciltler dolusu kitaplar yazdın.Alim oldun.Alkışlandın.
AMA SEN, İLMİNLE AMİL OLAMADIN.

Kendini ilah edindin&Dünyanın geçici hazlarını satır satır okudun.
AMA SEN, ÖLÜMÜ OKUYAMADIN.

Hayvanlara vahşette iftira ettin.
AMA SEN, KENDİ VAHŞETİNDEN HİÇ SÖZ ETMEDİN.

Aç bıraktığın milyonlarca insanın çığlıklarını, şarap sofralarında meze yaptın.
AMA SEN, BİR GÖNÜL YAPAMADIN.

Depremlerden, sellerden, yangınlardan, tayfunlardan korktun.
AMA SEN, ALLAH TAN KORKMADIN.

EY İNSANOĞLU;
Oysa sen:Allah ın;
-En çok sevdiği,
-Kendi ruhundan ruh verdiği,
-Melekleri önünde secde ettirdiği,
-Sana şah damarından yakınım. Dediği,
-Varlıkların içinde en şerefli yarattığı,
-Akıl nimetini bahşettiği,
-Ve cennetler vaat ettiği,
üstün bir varlıksın

NASIL OLUYOR DA; bu en şerefli varlık, hiç de şerefli olmayan senaryoları sahneye koyup, gururlu oynayabiliyor?
Nasıl oluyor da; bu şerifli varlık;
-Gözleri bu kadar kör(bakara171)
-Kulakları sağır
-Kalbi taştan da katı
-Benliğini hırs bürümüş
-Vicdanı çürümüş bir varlık olabiliyor?

Nasıl oluyor da; bu en şerefli varlık; Kuran ifadesiyle, aşağıların aşağısı bir adresi kendisine seçebiliyor.(Furkan44, Araf 179)

Nasıl oluyor da; bütün bunlara rağmen, hala kendini beğenebiliyor?..Hayret!

EY İNSANOĞLU!…
Şunu bil ki; peşin hüküm, önyargı ve çifte standart (riyakarlık), seni insan olmaktan uzaklaştıran, fırtına hiç yakışmayan şeytani dürtülerdir. Senin fıtratına ancak ADALET yakışır.

Adil insan;
-Aklını, akl-ı selime dönüştüren,
-Kendini yargılamaktan korkmayan,
-Mahşerde Mahkemeye inanan,
-Düşmanına bile zulmetmeyen insandır …

bilvanis.net’ten

Topal Kitmir

Temmuz 30, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

Efendiiim.

Bu tatilde yine basimdan gecen ilginc bir olayi sizlerle paylasmak istiyorum.

Menzil’e giderken yolda rabita yapiyorum, icimden aciz bir sekilde:

Sultanim , bu aciz ,gafil sofin seni ziyarete geliyor.Cagirmasan ben sana nasil gelebilirim, bunca günah yükü altinda nasil huzuruna gelirim???

-Himmet eyle , bu aciz kapinin topal Kitmiridir.Yoksa pazara cikarsalar bes para etmez bu can:.((

Sultanimiz hane-i saadetten camiye, camiden hane-i saadete gecerken hep.

-Sultanim himmet, bu aciz topal kitmirine (topal olan bizim yamuk nefsimizdir, yanlis anlasilmaya) diye icimden geciriyorum.

Neyse ziyaretten sonra memlekete giderken yol üzrerinde Tarsus’taki Ashab-i Kehf magarasini ziyaret nasip oldu. Kitmir’i orda ziyaret ettik.

Eve döndükten bir süre sonra bizim cocuklar yoldan bi tane köpek yavrusu bulmuslar getirmisler. Tabii ilk etapta kizdim (her ebeveynin yaptigi gibi) . Cünkü yavruyu sokakta bulmuslar, tek gözü rahatsiz, ayagi da topaldi.

Acidim kiyamadim ama cocuklar cakmasin diye de belli etmedim.

Götürün geri aldiginiz yere dediysem de götürmediler.

Aksam cocuklar uyuyunca balkondan asagida yatan yavruyu seyrettim, Gittim mutfaktan yiyecek birseyler aldim verdim yavruya. Nasil acikmis lokmalari cignemeden büyük büyük yutuyor.Öyle böyle derken bütün ailenin gönlüne girdi yaramaz sevimliligiyle.

Sonra aklima Topal Kitmir olarak yalvarislarim geldi.

Cocuklar her ne kadar Boncuk diye adlandirsalarda ben yavruya KITMIR  sesleniyordum. T atil sonunda ondan ayrilmak hayli zor oldu ama baska bir tatilciler almis simdi yavruyu, biz;

 -Ne olacak bu yavru biz gidince diye üzülürken. Rabbim rizka kefildir.

Ya sizce de bir tuhaf degil mi bu yasananlar ,sastim kaldim bu kadar tevafuga…..

Ilerleyen günlerde yaramazin resmini de yayinlayacagim insaallah.

Gücüm yok ..Ey Sevgili tükendim artik!!

Temmuz 30, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

duvar_kagitlari-205.jpg

Gücüm yok… Ey sevgili tükendim artık!… Sen!

Ey yalnızlığımın adı, sevdanın adresi, sonsuz ahı hasretimin. Tükenmeyen hülyalarımın sahibi dildade.

Benim bitmeyen yanlızlığım, yanlızlığımın bitmeyen umutışığı. Ruhumun sahibi, yüreğimin canyoldaşı dilruba.

Beni diyar diyar süren gurbet ellere, seyyah edip gezdiren, hasretini çektiren ölümüne…  Gözlerindeki aşka mahkum kılan ve azat etmeyen bir ömür…

Çıkıp gitme zamanı şimdi yine ey yar, uzaklar düşünce bir kez yüreğe, sen düşünce hayale, ruhumu zaptetmek mümkün müdür?… ki, gittiğim her yerde senden izler ararım, her yerde olduğunu bile bile. Olmadık zamanlarda aklıma düşersin, yaralanırım…

Dilimin ucuna her geldiğinde dilimi ısırırım, seni sevdiğimi haykırmamak için… Seni sevdiğimi yalnız sana söylemek için bir gün kavuştuğumda…

Ama artık anlıyorumki, yine de sevdamı yükleyip yüreğime,  sana söylemek için sevdiğimi. her sabah düşerim yollara yeniden…

Şimdi her seher çıkıp dağlara ismini haykırırım yankılı kayalara…

İlan-ı aşk ederim, dinlemeselerde beni! Duymasalarda!…
 
“Ey dağlar, ey nehirler, ey rüzgar, ey bulutlar, ey insanlar duyduk- duymadık demeyin, ben Sultanımı seviyorum,” derim…

Sensiz hayat yok benim için, yaşam yok. Söz vermiştim sevdama, yaşarsam aşk için yaşarım yalnız, aşkım için… Ölürsem aşk için…

“Gönül her zaman gelmeyeni beklermiş” derler, sevdası saklı duran sevgiliyi… Gelmese de bir ömür yine beklenirmiş o sevgili…

Sen benim bir ömür hasretini çektiğimsin, beklediğimsin ey yar… Bütün boşluklarını seninle doldurdum ömrümün… Aşka dair ettiğim bütün yeminlerde sen vardın yanımda. 

…../Düşlerim dağınık şimdi, kara bulutlar kümelenip durur usuma, acılar çöreklenip yüreğime, yerden yere vurur beni olmadık zamanlarda… Ben seni sevdiğimden beri, ilmek ilmek hasret dokur ömrümün gergefine zaman… Seni ne zaman özleyip ağlasam güzelleşir yeryüzü, güzelleşir gökyüzü, ışık dolar gözlerime… Sevgiyi damıtır en derin yerinden gözlerim… Aşk olur adı…

Şimdi her gece bir tren kalkıyorsa gönlümün istasyonundan sana doğru, elim kalkmıyorsa ve sallayamıyorsam… Gözyaşlarım ateş olup düşüyorsa ve hüzün olup yakıyorsa düştüğü yeri sebep sensin…

Meğer ki Aşk imiş beni bağlayan hayata bu güne kadar. Her soluk aldığımda sevdayı hissettiğim içinmiş, sevdayı yüreğimde ölümüne taşıdığım içinmiş ki yaşamışım…

Bilki, tomurcuklar açmadan kuruyorsa dalımda, her bahar bir tek kan gülleri açıyorsa gülşende, ey Sultanım, ey sevdiğim sensin sebep…

Şimdi ölüme hüküm giyiyorsam her yargılandığım yerde, hüznün acılı ırmaklarında kalıyorsa hayallerim ve sonunda kırılıyorsa kalem. Bil ki sebep sensin Sultanım, ey sevgili…

Ben sefilliği, garipliği, çölü, kimsesizliği, sahrayı, sahrada derviş olmayı, aşka mahkum olmayı senin için seçmişim ey yar…

İstersen sev beni! istersen kır! Acıt, ez, öğüt, paramparça et…
Gücüm yok tükendim ey yar! …

Söyle, ne desem son sözüm sorulup, zülfün boynuma dolandığında, Söyle ne etsem, nereye gitsem…

Ah! etsem, delinir mi kara bağrım? Yaralı geyikleri kurtulur mu canevimin?

Söyle, son sözüm sorulduğunda, tutarmısın elimi Sultanım?

Gücüm yok… Ey sevgili tükendim artık!…

Nuri Şahin

GAVSI SANI COK MERHAMETLI!!

Temmuz 30, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

duvar_kagitlari-140.jpg

Bu yil ziyarette bizzat kardesimizin daha önceki ziyareti sirasinda kendi sahit oldugu bir olayi sizlerle paylasmak istiyorum.

Gavs hz. hane.i saadetten camiye namaza giderken onun gecisini bekleyen sofilerden birisi mübaregin arkasindan kosar ve cübbesinden yakalar.

Öyle hizli asilr ki gavs hz. arakaya dogru egilir nerdeyse dengesi bozulacak.

Arkasini döner asasini sofiye dogrultup uzatir , iasaret eder gibi gazapla :

-SOFIIIIII!!!

der.Demesiyle birlikte sofi paaaat diye nasil bir agaci keserken agac dümdüz düser ya sofi de yere öyle düser, kendinden gecer.

Kendine geldiginde yaptigina pisman bir vaziyette aglamaktadir.

Orda bulunan bir sofi de:

Dua et mübarek cok sevkatli, ben onun yerinde olsaydin o asayi kafana yerdin !

Rabbim sonumuzu hayreylesin.

Illa edeb illa edeb!!

EDEB YA HU!!!!

Msn Massenger virüs saciyor!!

Temmuz 30, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

duvar_kagitlari-199.jpg


MSN Messenger virüs yayıyor

Bugün sabah saatlerinde aktif olmaya başlayan, henüz kimliği bilinmeyen bir virüs, MSN Messenger adlı sohbet programından yayılmaya başladı. Pek çok kullanıcının bilgisayar sistemine zarar verdiği bildirilen bu virüs, kişilerin listesindeki diğer insanlar tarafından gönderiliyor.

Listenizdeki kişilerden gelecek türü bilinmeyen dosyaları bilgisayarınıza kaydetmemeye özen gösterin.

Sistem klasörlerine sızıyor

Bilgi Teknolojileri Güvenliği Danışmanı Ömer Kurtulmuş’tan aldığımız bilgiye göre, MSN Messenger listesindeki kişilerden gelen transfer aslında dosya değil, bir İnternet linki. Çoğunlukla gelen link ve dosyalar “pif” ve “scr” uzantılı oluyor. MSN üzerinden yayılan bu virüs için antivirüs firmaları saat 14:00 itibariyle güncel virüs imza dosyalarını dağıtmaya başladılar. Daha bu virüsten etkilenmemiş olanların antivirüs yazılımlarını güncellemeleri en önemli tedbir olacaktır. Yeni virüs tanım dosyalarında bu virüs, Serflog.A, Kelvir.B, Fatso.A vb. isimlerle tespit ediliyot.

 

Gelen dosya değil link

Bu virüs, MSN Messenger üzerinden kontakt listenizde yer alan kişilerden bir dosya veya İnternet sayfası link’i olarak geliyor. Kullanıcı bu linke tıkladığında virüs dosyası hemen aktif olmuyor, fakat gelen dosya çalıştırıldığında aktif oluyor. Bulaştığı anda o bilgisayardaki MSN kayıtlarında yer alan herkese söz konusu link’i gönderiyor. Bu durum tespit edildiğinde ilk yapılacak işlem bilgisayarın İnternet bağlantısını kesmek olmalıdır. Böylelikle başka birine virüsün yayılması engellenmiş olur.

 

Adım adım temizleme rehberi

E-Antivirüs yazılımları güncellenmeden virüs bulaşan PC’lerde artık otomatik güncelleme özelliği çalışmayacağından, virüsün elle silinmesi gerekiyor. Eğer İnternet’ten bir temizleme programı indirilip kullanılacaksa, MSN messenger programının çalışmadığına emin olunmalı.

 

Elle temizlemede izlenecek yöntemler ise şunlar:

1. Bilgisayarınızı restart edip güvenli kipte açın (Açılış anında tuşuna basarak güvenli kipi seçebilirsiniz.)

2. Başlat menüsünden “çalıştır” (run) sekmesini tıklayıp açılan pencereye “regedit” yazarak enter’a basın.

3. Regedit programı içinde aşağıdaki alt anahtarları inceleyin ve bunlar içinde virüsle ilgili eklenmiş yeni kayıtları silin:

HKEY_LOCAL_MACHINE\SOFTWARE\Microsoft\Windows\CurrentVersion\Run

HKEY_LOCAL_MACHINE\Software\Microsoft\Windows\CurrentVersion\RunServices

HKEY_LOCAL_MACHINE\SOFTWARE\Microsoft\Windows\CurrentVersion\policies\Explorer\Run

HKEY_CURRENT_USER\Microsoft\Windows\CurrentVersion\Run

HKEY_CURRENT_USER\SOFTWARE\Microsoft\Windows\CurrentVersion\policies\Explorer\Run

Yukarıdaki kayıtlar içinde “serpe”, “avnort”, “ltwob” gibi tanımlar var ise sisteminiz virüsten etkilenmiş ve her açılışta kendisini tekrar çalıştırıyor demektir. Bu tanımları silin.

 

4. “Bilgisayarım”ı açtıktan sonra “araçlar”dan dizin seçenekleri menüsünü açın ve görüntü bölümündeki “gizli dosyaları göster” seçeneğini seçin ve bilinen dosya tipleri için dosya uzantısını gösterme seçeneğindeki işareti kaldırın. Böylelikle virüs’ün sistem içinde gizli dosya olarak kopyalanmış türevlerini görebileceksiniz.

 

5. Aşağıdaki dizinlerde isimleri verilen dosyaları bilgisayarınızdan silin.

C:\windows\system32\formatsys.exe

C:\windows\system32\serbw.exe

C:\windows\msmbw.exe

C:\Crazy frog gets killed by train!.pif

C:\Annoying crazy frog getting killed.pif

C:\See my lesbian friends.pif

C:\LOL that ur pic!.pif

C:\My new photo!.pif

C:\Me on holiday!.pif

C:\The Cat And The Fan piccy.pif

C:\How a Blonde Eats a Banana…pif

C:\Mona Lisa Wants Her Smile Back.pif

C:\Topless in Mini Skirt! lol.pif

C:\Fat Elvis! lol.pif

C:\Jennifer Lopez.scr

C:\lspt.exe

C:\Documents and Settings\\Local Settings\Application Data\Microsoft\CD Burning\autorun.exe

C:\British National Party.jpg

C:\Crazy-Frog.Html

C:\Message to n00b LARISSA.txt

 

6. C:\Windows\System32\Drivers\etc altındaki hosts dosyasını edit edin ve 64.233.167.104 veya benzeri IP adresleri için yeni tanımlanmış adres bilgilerini silin.

Örnek içerik:

64.233.167.104 www.symantec.com

64.233.167.104 www.sophos.com

64.233.167.104 www.mcafee.com

64.233.167.104 www.viruslist.com

64.233.167.104 www.f-secure.com

64.233.167.104 www.avp.com

64.233.167.104 www.kaspersky.com

 

Bu vb. antivirüs üreticilerinin adreslerini içeren satırların tümünü silin. Böylelikle antivirüs yazılımınız yeni güncellemeleri indirebilir hale gelecektir.

Yukarıdaki işlemlerden sonra bilgisayarınızı yeniden başlatıp antivirüs yazılımını İnternet’e bağlanarak güncelleyin ve gözden kaçmış kalıntılar olabileceğini düşünerek bilgisayarınızı virüs taramasından geçirin.

Kurbanlar en kısa yol; sistemi geri yükleyin…

Bir dua yeter…. x

-Allah cc. razi olsun

Bilvanis.net’ten Gavskolik kardesin paylasimidir.

Selamin basim üstüne

Temmuz 30, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

duvar_kagitlari-150.jpg


Selam, benden sana zarar gelmez kardeş, emin olabilirsin, benden yana güvendesin, esenlik seninle olsun demektir ki, bu ülkenin toplum yapısı onca şeytan oyununa, onca ifrit planına, onca kazılan kuyuya rağmen hâlâ bozulmamışsa, bu selam sayesindedir.

Yazıya okuyucuyu selamlayarak başlayalım ve diyelim ki, şu otuz iki dişi ışıldayası dünyada iyi ki selam diye bir şey vardır ve insanlar selamlaşırlar. Birden herkesin ve her kesimin birbiriyle selamı sabahı kestiğini düşünün; yeryüzü çoraklaşacak, çoraklaşma ne demek, adeta cehennem hazretleri yeryüzüne hücum edecek yahut dünyanın dört bir yanı Kuzey Kutbu’na dönecektir. Selam, iletişim biliminin temel taşlarından biridir ve o taş yerinden oynadığında, Allah esirgesin, iletişimin “ileti” kısmı buharlaştığı gibi, “bilimi” de kendisine kaçmak için köşe bucak yol arar da, yine Allah korusun, yolda selam verecek birini bulamaz.

Meramım selamı bahane ederek ve dahi “selam verdik borçlu çıktık” noktasına getirmeden hoş bir deneme yazmaktan ibarettir ve işaretini verdiğim gibi, bu deneme selam/selamlaşma üzerine olacaktır. Karşılıklı iki kişinin birbirine selam vermesi anlamına gelen fiilimiz, neredeyse bayramlaşma kadar sevimli, sıcak ve insanın içini arındıran bir mahiyete sahiptir ve bu mahiyetin yerine ikame edilecek başka bir kelime de bulunmamaktadır. Merhabalaşmak, günaydınlaşmak, iyi günler dilemek, hatta güle güle demek, tekrar görüşmeyi dilemek, Allah’a emanet ol sözü, ne bileyim, eskilerin dediği gibi “zatınızı hoşça tutun efendim”li dilekler… ve bunların cümlesi selamlaşma halleridir ve muhatabınızla selamı ve tabii ki sabahı kesmediğinizi gösterir.

Bunlar tâli selamlardır demeyin, selamın tâlisi aslisi olmaz, selam, selamdır ve elbette en makbul olanı da “Allah’ın Selamı”dır. Takdir edersiniz ki, Allah’ın selamı (esenliği, barışı) üzerinize olsun demek kadar anlamlı ve güzel bir selam bulunmaz. Cümleye doğrusu diye başlamayı sevmem ama sevmesem de yeri geldi, doğrusu, her selamın Allah’ın selamı olduğudur ve bunu daha çok gönül erbabı, hal ehli bilir.

Selam’ın “kelâm”a dönüşmediği, dönüşmesinin de vacip olmadığı, vacip bir yana (hemen cahillikle suçlamayın, selam vermenin ve almanın dinî ıstılahta karşılığının ne olduğunu biliyorum) yerine göre lüzumsuz addedildiği “an”lar ve mekânlar vardır ki, bu fasıl da hususi izahat vermeyi gerektirecektir.

Selam verilir ve alınır; bu haliyle selam, yeryüzünün en güzel alışverişidir, verilmeyen selam kadar, hatta daha fazla, alınmayan selam da, denize dökülemeyen ırmak mahzunluğunu yaşar; her iki durum da esenlik bahsinden fersahlarca uzaktır.

Her şeyin olduğu gibi, selamın da sadesi makbuldür; bir selam verdikten sonra ardından Acem milletinde adet olduğu üzere selamı alan kişiye saatlerce övgüler dizmek, onu neredeyse kanatlandırıp uçuracak derecede yüceltmek bizim selam anlayışımızca zararlı olmasa bile, en azından yersiz laf kalabalığıdır ve takdir edersiniz ki her şey yerli yerinde/yerince gerektir.

Siz sanmayın ki yalnız selamlaşmak insana mahsustur; sabah güneşinin, akşam rüzgârının, düşen yahut açan bir yaprağın, gül kanadındaki çiğin, daldaki serçenin, yoldaki karıncanın, yuvarlanan taşın, sudaki berraklığın… hasılı yeryüzünde varlık adına ne varsa cümlesinin kendi haliyle ve diliyle, kelam etmese bile selam ettiğini, birbirini ve sizi selamladığını bilmek gerekir. Bilmek gerekir, zira, bizim evrene ve eşyaya bakışımız her nesnenin bir can taşıdığı hakikatinin tılsımlı penceresinden gerçekleşmektedir. Böyle baktığımız zaman dünya sürgün yurdu olsa bile, esenlikli bir sürgün yurdu olarak anlam kazanacak, Yaratan’la ve yaratılanla olan bağımıza halel gelmeyecektir.

Sadede gelirsek, bu ülkenin çocukları selamı baş tacı etmeyi bilmişler, arada bir selam kesseler bile, bu bayramdan bayrama kadar süren bir küslük mesabesinde kalmıştır. Selam o kadar yer etmiştir ki, kırk gurbetlik mesafeden yazılan mektuplar bile ilk cümlesine “önce selam ederim”le başlamıştır. Sıcakkanlı bir millet oluşumuzun temel belirleyicilerinden biri, belki de en önemlisi bu selam hassasiyetimizdir. Selam vermez – selam almaz taifesini adamdan saymamış, yine de, almasa bile selam vermeye devam etmişizdir.

Selam, benden sana zarar gelmez kardeş, emin olabilirsin, benden yana güvendesin, esenlik seninle olsun demektir ki, bu ülkenin toplum yapısı onca şeytan oyununa, onca ifrit planına, onca kazılan kuyuya rağmen hâlâ bozulmamışsa, bu selam sayesindedir.

Yalnızca yaşayanlara değil, kabir ehline bile selam vermeyi şiar haline getiren bir milletin şairinin “Biz dünyadan gider olduk/Kalanlara selam olsun” demesi ise, ayrı bir güzelliktir; anmadan geçmek olmaz.

Şimdi, sabah uyandınız ve evdekileri selamladınız; diyelim evde kimse yok, saksıdaki çiçeği, minderdeki kediyi selamladınız, diyelim onlar da yok evde, ne duruyorsunuz canım, aynanın karşısına geçin ve kendi yüzünüzü selamlayın! Emin olun yüzünüz o andan itibaren bir “esenlik bildirisi” okumaya başlayacaktır.

Diyelim, buraya kadar okudunuz, yazı da bir selamdır; yazarın selamı. Kaleme, yazıya ve okuyucuya selam olsun…

MEHMET BERAT IRMAK
Semerkand  Ocak 2006

Edirne Selimiye Camii

Temmuz 29, 2007 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

dsc00032.jpg

dsc00028.jpg

Cileli imtihanli  bir sila yolundan sonra , Rabbimin bize ikramiydi Selimiye…

Sanki bütün cektiklerimizi ve yorgunlugumuzu unuttuk.

Vatana girer girmez sabah namazini cemaatle Selimiye’de kildik elhamdülillah.

O anki duygularimi buraya satirlara sigdirmak na mümkün.

Gözyaslarimi tutamiyor , nerdeyse hickiriyorum.

Ve orada HACER-ÜL ESVED tasinin bir parcasi bulunuyor.

Atalarimizla gurur duymamak imkansiz.