Çevremizdeki bazý insanlarýn zaman zaman ‘Bir mürþide baðlanmak gerek, tövbe alýp tasavvuf terbiyesine girmek lazým!..’ diye söze baþladýklarýnda, kendilerine nedense hep ayný karþýlýk verilir:
“Allah ile kul arasýna kimse giremez!..”
Çoðu kimseler bu sözle, tasavvuf yoluna girenlerin Allah ile aralarýna Allah’ýn razý olmadýðý kimseleri koyduðunu, bir mürþide baðlanmakla þirk tehlikesine düþtüklerini, kendilerinin ise böyle bir tehlikeden uzak olduklarýný anlatmaya çalýþýrlar.
Acaba iþin gerçeði böyle mi?
Bu sözün gerçek manasý bilinmezse fitne kaçýnýlmaz olur; zarar verir. Bu zarar imana dokunur, dini zedeler, din kardeþliðini sarsar, kardeþlik ruhunu öldürür.
Allah ile kul arasýna kimse giremez sözü, niyete göre farklý sonuçlar doðurur. Eðer bu söz:
“Ben Allah’a kullukta önümde kimseyi istemem, peygamber, kitap, alim, mürþit tanýmam, istediðim gibi kulluk yaparým, keyfimce ibadet ederim.”
Anlamýnda söyleniyorsa insaný dinden çýkarýr. Daha doðrusu böyle düþünen kimse küfür, isyan ve gaflet içinde kalmýþ demektir. Eðer bu söz:
“Ben Allah’a giden yolda Allah’ýn peygamberi ve kitabý ile yetinirim, onlar ne diyorsa onu yaparým, baþka kimseyi kabul etmem, alimlere bakmam, velilere baðlanmam, mezhepler beni ilgilendirmez, dini kendi anladýðým gibi yaþarým”
Anlamýnda söylenmiþse, söyleyen sorumludur. Bu kiþi inanç esaslarýný zorlamýþ, kendini tehlikeli bir sona doðru sürüklüyor demektir. Çünkü arada alimler olmadan kendi baþýna dinin öðrenilmesi, anlaþýlmasý ve yaþanmasý nasýl mümkün olacak!?
Oysa Kur’an ve Sünnet, hak yolda birlik (cemaat) olmayý, bu beraberliðin baþýndaki imama itaat etmeyi, topluca Allah’ýn ipine sarýlmayý, hep birlikte tövbe etmeyi, bilmediklerimizi alimlere sormayý, takva ve iyilikte yardýmlaþmayý, bunun için Allah’ýn sadýk kullarý ile beraber olmayý açýkça emretmektedir.
Dinin hükmü bu iken, bir mümin hangi delil ve mantýkla, ‘Bana bunlar gerekmez’ diyebilir? Dese bile bunun Allah katýnda ne kýymeti olabilir? Eðer bu söz:
“Allah benim her hâlimi görüyor, biliyor, sözümü iþitiyor, niyazýmý dinliyor. Ben namazda, secdede, zikirde, duada ve tövbede kalbimi Rabbime baðlýyorum. Onun için gönlüme kimseyi koyamam, kimseden bir þey bekleyemem. Benim korkum, sevgim, niyetim, hedefim sadece Allah’týr.”
Anlamýnda söyleniyorsa ne güzel. Ýþin doðrusu da budur, böyle olmasý lazýmdýr.
Zaten bütün peygamberler kalbi dünyadan çekip bu þekilde Allah’a baðlamak için gelmiþlerdir. Onlara vâris olan alimlerin ve kamil mürþitlerin iþi de budur. Buna Allah adamý olmak denir.
Ama ne var ki, kalbin bütün varlýklardan çekilip sadece Yüce Allah’a baðlanmasý kolayca elde edilecek bir nimet deðildir. Bu tam bir hürriyet hâlidir. Arifler o hâli elde etmek için nefisleri ile bir ömür mücadele vermekte ve Allah ile aralarýna giren engelleri yok etmek için mücadele etmektedirler.
Þu halde Allah ile aramýzdaki engeller nedir?
Allah’a gitmek, Allah’a kavuþmak deyince ne anlaþýlmalýdýr?
Bizi ilgilendiren konu budur.
Allah’a gitmek gönül ile olur. Allah’a ulaþmak bir hâldir, sevgidir, aþktýr. Bu kavuþma dýþa doðru deðil, içe doðrudur. Kalýp ile deðil kalp iledir.
Kalpleriyle manevi engelleri geçenler, nefislerini aþanlar Yüce Mevla’yý bulurlar. Allahu Teala’nýn insana þah damarýndan daha yakýn olduðunu anlarlar. Bu buluþma O’nun razý olduðu amelleri yaparak gerçekleþir.
Bu iþ insanýn nefsi ve keyfine göre deðil, Yüce Allah’ýn çizdiði sýnýrlara göre olur. Bu sýnýrlara din denir.
Bizi Yüce Allah’a götürecek tek din Ýslam’dýr. Ýslam, Kur’an ve Sünnetin çizdiði yoldur. Kur’an, Yüce Rabbine kavuþmak isteyenlere yolu þöyle tarif eder:
“Kim Rabbine kavuþmak istiyorsa salih amel yapsýn ve Rabbine ibadetinde hiç kimseyi ortak etmesin.”
Demek ki Yüce Allah’a gitmek için iman, ihlas ve salih amel lazýmdýr. Allah’a giden yola uyanýk kalple varýlýr, sevgi ile engeller aþýlýr, ihlasla hedef bulunur. Bu yolun baþý ve sonu edepten ibarettir.
Bu yolun en büyük engeli nefis, en azýlý düþmaný þeytan, en sarp yokuþu dünyadýr. Nefis edeple süslenmeden, þeytan sindirilmeden, dünya sevgisi kalpten silinmeden Yüce Allah’a gidilemez.
Buna manevi terbiye ve arýnma denir. Kendisini aþamayan insan, varlýðýn sahibine ulaþamaz. Bir arif þöyle diyor:
Allah’a giden yol iki adýmdýr:
Birinci adýmda nefsine bas…
Ýkinci adýmda Rabbine kavuþursun.
KAYNAKLARIYLA TASAVVUF
DR. DÝLAVER SELVÝ
SEMERKAND
menzil.net