Arşivler

Ekim 2009 ayı için tüm yazılar

Besmele den cikarilacak incelikler

Ekim 14, 2009 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

igrakirmizisu097gd7Birinci Nükte: Mûsâ (a.s.) hastalandı ve karnının ağrısı iyice şiddetlendi de hâ­lini, Cenâb-ı Allah(cc)‘a arzetti. Allah(cc) da ona, sahradaki bir otu gösterdi. O da, on­dan yedi de, Allah(cc)‘ın izniyle şifa buldu. Sonra, bir başka zaman bu hastalık ona tekrar musallat oldu. Bunun üzerine, aynı otu yedi. Fakat hastalığı arttı. Hastalığı, artınca şöyle dedi: “Ya Rabbî, ilk önce bu otu yedim ve ondan faydalandım. İkin­ci defa onu yediğimde ise, hastalığım arttı.” Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk şöyle buyurdu: “Çünkü sen, birincide seni ota sevkeden Ben idim, böylece onda şifa meydana geldi. İkincisinde ise, sen kendin ota gittin de, bunu müteakip hastalığın arttı. Bilmiyor musun ki, bütün dünya öldürücü zehir, onun panzehiri de benim ismimdir.”

İkinci Nükte : Rabiatü’l-Adeviyye, bütün geceyi teheccüd ve namaz ile geçirdi. Tan yeri ağarınca, uyudu. Derken, evine hırsız girdi. Elbiselerini aldıktan sonra, kapıya doğru yöneldi. Fakat kapıyı bulamadı. Bunun üzerine elbiseleri bıraktı, kapıyı da buldu. Bu işi üç defa tekrarladı. Bunun üzerine, evin köşe-bucağından, “Kumaşı bırak ve çık. Şayet seven uyuduysa. onun Sultanı uyanıktır” diye nida edildi.

Üçüncü Nükte : Anlatıldığına göre Firavun, Tanrılık iddiasında bulunmazdan ön­ce, bir saray yaptırttı. Ve, sarayın dış kapısına da, besmelenin yazılmasını emret­ti. Ulûhıyyet iddiasına kalkışıp da, Hz. Mûsâ peygamber olarak ona gelip, O’nu hak dine davet edince, onda doğruya ulaşma istidadı görmedi. Bunun üzerine Hz. tylûsâ şöyle dedi: “Ya Rabbî, onu ne kadar dine davet ettimse de, onda her hangi bir hayır görmedim.” Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk şöyle buyurdu: “Ey Mûsâ, belki de sen, onun küfrüne bakarak, onu helak etmemi istiyorsun. Halbuki Ben, onun sarayının dış kapısının üzerine yazmış olduğu besmeleye bakıyorum.” Bu­radaki incelik şudur: Kâfir de olsa, kim bu kelimeyi dış kapısının üzerine yazarsa, helak olmaktan emin olur. Kim bu kelimeyi, ömrünün başından nihayetine kadar, kalbine yazarsa, onun durumu nasıl olur, var sen düşün!

Dördüncü Nükte : Cenâb-ı Hakk kendisini Rahman ve Rahîm diye adlandırdı. O halde, nasıl merhamet etmesin? Anlatıldığına göre, bir dilenci zengin bir kimse­nin kapısında durarak, bir şeyler istemişti. Bunun üzerine kendisine çok cüz’î bir şey verildi. İkinci gün, elinde bir baltayla geldi ve kapıyı kırmaya başladı. Ona, “Ne yapıyorsun?” denilince, şöyle cevap verdi: “Ya kapı, bahşedilene uygun ve­yahut da yapılan bağışın kapıya uygun olması gerekir.” Ey Rabbımiz! Merhamet denizleri, senin rahmetine nisbetle, zerrenin senin Arşına olan nisbetinden daha küçüktür. Kitabının başında rahmetinin sıfatını, kullarına bildirdin. Binâenaleyh, bizi rahmetinden ve lütfundan mahrum bırakma.

Beşinci Nükte : “Bismi” kelimesinde ki “bâ” harfi, “Berrü” kelimesinden müştaktır. “Berr” kelimesi de, dünya ve ahiretteki çok çeşitli ikramları ile, müminlere iyilik yapan manasınadır. Cenâb-ı Allah(cc)‘ın iyilik ve ikramının en yücesi, kıyamet günü müminlere kendi Cemâlini göstermesidir.

Birisinin, Yahudî olan komşusu hastalandı. Bu zat şöyle anlatıyor: Ziyaret için, hastanın yanına girdim ve ona. Müslüman olsana, dedim. O da bana, niçin Müs­lüman olayım, dedi. Cehennem korkusundan emin olman için, dedim. O da, ce­henneme aldırış etmiyorum, dedi. Ben de, öyleyse cennete kavuşman için, Müs­lüman ol. dedim. O, cenneti istemiyorum, dedi. Ben de. öyleyse ne istiyorsun, dedim. Yahudî, Cenâb-ı Allah(cc)‘ın, kerim yüzünü bana göstermesini istiyorum, de­di. Ben de, bu arzuna nail olmak için Müslüman ol, dedim. O, bunu yazı ile yaz, dedi. Ben de. bunu onun için yazdım. Bunun üzerine o. Müslüman oldu ve he­men öldü. Cenazesini kıldık ve defnettik. Onu rüyamda, sanki gururlanır bir du­rumda gördüm ve ona: “Şemon! Rabbin sana nasıl muamele etti9” diye sordum. O da cevaben: “Allah(cc) beni bağışladı ve bana, Bana olan şevkinden dolayı Müs­lüman oldun, dedi.”  kelimesindeki “sîn” harfi, Cenâb-ı Allah(cc)‘ın “Semî” (hak­kıyla duyan, işiten) isminden gelmektedir. AHahu Teâlâ, Arş’tan toprağın altına ka­dar, bütün mahlûkatın duasını duyar.

Rivayet edildiğine göre, Zeyd b. Harise (r.a.), bir münafık ile beraber Mekke1 den Taife doğru yola çıktı. Bir harabeye vardıkları zaman, münafık şuraya girip istirahat edelim, dedi. Girdiler ve Zeyd {r.a.) uyudu. Münafık, Zeyd’in elini ayağını iyice bağlayarak, onu Öldürmek istedi. Bunun üzerine (uyanan Zeyd), beni niçin öldürmek istiyorsun? dedi, Münafık, çünkü Muhammed  seni seviyor. Ben ise, O’na buğz ediyorum, dedi. Zeyd (ra.),”Ya Rahman! Bana yardım et!” diye yakardı. Mü­nafık, “Yazıklar olsun sana, onu öldürme!” diyen bir ses duydu. Dışarı çıktı, sağa sola bakınca hiç kimseyi göremedi. Tekrar geri dönüp, Zeyd’ı öldürmek istedi. Bu sefer, “Onu öldürme!” diyen ve öncekinden daha yakından seslenen birisini işitti. Tekrar dışarıya bakınca, kimseyi göremedi. Üçüncü defa dönüp, Zeyd (r.a.)’ı öldürmek istedi. Onu öldürme! diyen ve çok yakından gelen bir ses işitti. Bunun üzerine dışarı çıkınca, mızraklı bir süvari gördü. Süvari mızrağı ile, bir vuruşta, münafığı öldürdü. Ve, harabeye girerek, Zeyd’in iplerini çözdü. Ona, “beni tanıyor musun, ben Cebrailim, sen Allaha dua ettiğinde, ben yedincı semada bulu­nuyordum.AllahTeala kuluma yetiş dedi. İkinci defa öldürmek istediğinde en yakın semadaydım. Üçüncüsünde münafığa yetiştim.” dedi.

deki “mim” harii de, Arş’dan toprağın aHına kadar olan her şevtn, Al­lah’ın milki ve mülkü olduğunu ifade eder.

Süddî, şöyle demiştir: Süleyman (as.) zamanında insanlar, kıtlık belâsına uğ­radılar. Süleyman (a.s.)’a gelip. “Ey Allah(cc)‘ın peygamberi, insanlarla yağmur dua­sına çıksana!” dediler. Bunun üzerine, hep beraber yağmur duasına çıktılar. Birden, ayakları üzerine kalkmış ve ellerini açmış bir karıncanın, “Ya Rabbî, ben se­nin yaratıklanndanım. Senin lütfundan müstağni olamam” diye dua ettiğini gör­düler. Bunun üzerine, Cenâb-ı Allah(cc) onlara bol yağmur indirdi. Bu durumu gö­rünce Hz. Süleyman, insanlara: “Haydi, geri dönün! Başkasının yakarmasıyla, sizin talebinize karşılık verildi.” dedi.

Allah(cc)” lâfzına gelince: Ey insanlar, biliniz ki, ben bütün hayatım boyunca, “Allah(cc)” dedim. Öldüğüm zaman, Allah(cc) diyeceğim. Kabirde sual sorulduğunda, Allah(cc) di­yeceğim. Kıyamet gününe vardığım zaman, Allah(cc) diyeceğim. Amel defterimi al­dığımda, Allah(cc) diyeceğim. Amellerim tartıldığında, Allah(cc) diyeceğim. Sıratı geçer­ken, Allah(cc) diyeceğim. Cennete girerken, Allah(cc) diyeceğim Ve Cenâb-ı Allah(cc)‘ı gör­düğümde, yine Allah(cc) diyeceğim.

Altıncı Nükte : “Besmelede” bu üç ismin zikredilmesinin hikmeti, Kur’ân-ı Kerim’de, muhatap alınanların üç kısım olmasındandır.

Cenâb-ı Hakk şöyle buyurmaktadır: “Onlardan, nefsine zulmeden vardır. Onlardan orta yolu tutan vardır. Ve onlar­dan, hayırlarda, en önde olan vardır” (Fatır, 32) Bu ayette Cenâb-i Hakk, sanki şöyle: buyurmaktadır: “Ben, hayırlarda en önde olanların Allah(cc)‘ıyım. Orta yolu tutanla­rın Rahmânı’yını. Zulmedenlerin de Rahîm’iyim.”

Aynı şekilde “Allah(cc)” lütuflarda bulunan; Rahman, seçkin kullarının (evliya) zel-lelerini (küçük hatalarını) bağışlayan; Rahîm de, kabalığı (cefa) bağışlayandır. Rah­metinin kemâlinden dolayı, Cenâb-ı Allah(cc) âdeta şöyle diyor: “Ey kulum! Ben se­nin öyle durumlarına muttaliyım ki, eğer anne ve baban onları bilmiş olsaydı, se­ni terkederlerdi. Eğer hanımın onları bilseydi, sana cefa ederdi. İnsanlar bilseydi, hemen senden kaçarlardı. Komşun bilseydi, evini yerle bir etmeye çalışırdı. Ben bütün bunları biliyorum ve fakat, benim Kerîm bir Rabb olduğumu bilesin diye, lütfumla onları örtüyorum.”

Yedinci Nükte : Hz. Peygamber (ş.a.s.) şöyle buyurmuştur

“Kim, üzerinde besmele yazılı bir kâğıdı Allah(cc)‘a saygısından dolayı yerden kaldı-nrsa, Allah(cc) katında sıddîklerden yazılır, ana babasının, müşrik de olsalar azabla-n hafifletilir.” Bu konuda Bişru’l-Hâfi’nin hikayesi meşhurdur. Ebu Hureyre (ra)’den, Peygamberimiz (s.a.s.)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Ya Ebâ Hureyre, abdest aldığında “Bismillah” de. Zira, abdestini tamamlayınca­ya kadar senin Halaza Meleklerin sana sevab yazmayı bırakmazlar. Hanımınla münasebette bulunduğunda “Bismillah” de. Zira, sen gusledinceye kadar, Hafaza Meleklerin sana sevab yazarlar. Eğer bu münasebetten bir çocuk olur ve o çocu­ğun da nesli devam ederse, hiç bir istisna olmaksızın, soyundan gelenlerin nefesleri sayısınca sana sevap yazılır. Ey Ebû Hureyre, bir hayvana bindiğinde, “Bismillah, elhamdülillah” de. O zaman, hayvanın adımları sayısınca sevap yazılır. Bir gemi­ye bindiğinde de “Bismillah, elhamdülillah” de. O zaman, ondan ininceye kadar sana sevab yazılır. Enes b. Mâlik (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (as.) şöyle buyurmuştur:

“İnsanların elbiselerini çıkardıkları zaman “Besmele” çekmeleri, insanların mahrem yerleri İle cinlerin gözleri arasında perde olur.” Bu hadiste şuna işaret edilmiştir: Besmele, bu dünyada senin ile cinlerden olan düşmanların a-rasında perde olursa, ahırette de senin ile zebaniler arasında perde olmaz mı?

Sekizinci Nükte : Bizans İmparatoru, Hz. Ömer (r.a.)’a, devamlı bir baş ağrısı olduğunu, bunun için kendisine bir ilaç göndermesini yazmıştı. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) bir fes gönderdi. İmparator bu fesi başına koyduğunda, başağrı-sı duruyor, çıkarınca başı yeniden ağrımaya başlıyordu. Bunun üzerine İmpara­tor hayret ederek, fesi kontrol etmeye başladı. Fesin içinde “Besmele”nin yazılı olduğu bir kâğıt buldu.

Dokuzuncu Nükte : Hz. Peygamber (s.a,s.) şöyle buyurmuştur:

“Kim abdest alır da besmele çekmezse, sadece yıkadığı azaları temizlenmiş olur. Kim de abdest alır ve besmele çekerse bütün vücûdunu temizlemiş olur.”

Abdestte besmele çekmek, bütün bedeni temizlediğine göre, o besmeleyi sa­mimî kalb ile çekmenin, kalbi küfür ve bidatlardan temizlemesi evlâ olur.

Onuncu Nükte : Hz İsâ (a.s.), bir kabrin yanından geçerken azap melek­lerinin bir ölüye azab ettiklerini gördü. İşini görüp tekrar döndüğünde, aynı kab­re uğradı. Bu sefer de, yanlarında nurdan tabaklar bulunan rahmet meleklerini gördü ve bu hale taaccüb etti. Bunun üzerine Hz. İsâ (a.s.) namaz kılıp Allah(cc)‘a dua etti de, Cenâb-ı Allah(cc) ona şunu vahiy ile bildirdi: Ey İsâ, o, âsî ve günahkâr bir kul idi. Öldüğünden beri azabımda idi. Geride hanımını hâmile olarak bırak­mıştı. Hanımı bir çocuk doğurdu ve büyüyünceye kadar onu terbiye etti. Daha sonra onu mektebe verdi. Hocası ona besmeleyi öğretti. İşte bu nedenle, oğlu yer yüzünde Benim adımı söylerken. Ben, yerin altında kuluma ateşimle azab etmekten haya duydum.”

Onbirinci Nükte : Ariflerden birisi besmeleyi yazdı ve bunun kefenine konul­masını vasiyet etti. Bunun üzerine ona, “Bundan ne umuyorsun?” denildi. O da: “Kıyamette şöyle derim: Allah(cc)ım! Sen bir kitab gönderdin ve başına besmeleyi koydun. O halde bana. kitabının bu başlığına göre muamele et.”

Onikinci Nükte : Besmelenin harflerinin ondokuz tane olduğu söylendi. Bun­da iki fayda vardır.

Birincisi: Zebanîler de ondokuz tanedir. Böylece Cenâb-ı Allah(cc), bu ondokuz harfe karşılık, zebanilerin azabını savuşturur.

İkincisi: Cenâb-ı Hakk, gece ve gündüzü yirmidört saat olarak yarattı. Sonra beş ayrı saatte beş vakit namazı farz kıldı. Binâenaleyh besmelenin bu ondokuz harfi, yirmi dört saatten geriye kalan ondokuz saatte meydana gelen günahlar için kefaret olmuş olur.

Onüçüncü Nükte : Tevbe Sûresi, savaş emrini ihtiva ettiği için, başına bes­mele yazılmadı. Yine bir hayvanı keserken uyulması gereken sünnet de böyledir, denilirde, denilmez. Zira savaş ve öldürme zamanında, Rahman ve Rahîm kelimelerini söylemek uygun olmaz. Her gün bes­meleyi, farz namazlarda onyedi defâ söylemeye muvaffak kıldığına göre, bu, Allah(cc)‘ın seni, öldürmen ve azab etmen için değil, merhamet, iyilik ve lütufta bu­lunman için yaratmış olduğunu gösterir. Allah(cc) Teâlâ doğru olana götürendir.

Fahruddîn Er-Razî. Tefsîr-i Kebîr/ Sahife: 235 ilâ 241

Hz Muhammed sav hayati sesli kitap

Ekim 12, 2009 Tarihinde usluu Tarafından yayımlandı

Hz. Muhammed ‘in (s.a.v) Hayatı Sesli Kitap
Size: ~ 529 MB

Hz. Muhammed ’in Hayatı çağdaş bir ’siret’tir. Çağdaş müslüman yazarın taşıması gereken sorumluluk bilinciyle kaleme alınan bu değerli eser, köklü bir araştımanın ürünü olması yanısıra, yazarının bir ‘edib’ oluşuyla kazandığı ayırıcı bir niteliğe sahiptir. Esere hakim olan üslup bir taraftan konusunun gerektirdiği yoğunluğu rahatça sürdürebilmektedir. Kitabın anlatım biçimiyle kazandığı bu edebi değer, Arapça ilk kaynakları esas almasıyla kazandığı ilmi değerle birleşince kendisini emsallerinden ayıran temel nitelik, iddialı bir tarzda ortaya çıkmaktadır.

İngiliz asıllı müslüman yazar Martin Lings (Ebubekir Siraceddin) üç yılını verdiği bu değerli araştırmasıyla, ’siyer’ bilimiyle uğraşan ciddi çevrelerin haklı takdirlerine mazhar olmuş ve eseri ‘Siret Ödülü’ne layık görülmüştür.

16 cd den oluşan eserin her cd sinin içerikleri konunun devamında verilmiştir.

Hz Muhammedin Hayati
Martin Lings
Seslendiren: Mustafa Demirci
Ceviren: Nazife Sisman

CD1
01 Allahin Evi
02 Bir Buyuk Kayip
03 Vadideki Kureys
04 Bir Kaybin Tekrar Bulunusu
05 Bir Ogul Kurban Etmeye Icilen And
06 Bir Peygamber Duyulan Ihtiyac
07 Fil Yili
08 Col

CD2
01 Iki Kayip
02 Rahip Bahira
03 Hilfü’l-Füdul
04 Evlilik Teklifleri
05 Yuva
06 Kabenin Yeniden Insasi
07 Ilk Vahiy
08 Namaz

CD3
01 Aileni Uyarip Korkut
02 Kureys Karsi Cikiyor
03 Evs ve Hazrec
04 Ebu Cehil ve Hamza
05 Kureys’in Teklifleri ve Istekleri
06 Kureys’in ileri Gelenleri
07 Korku ve Umit
08 Ailelerde Bolunmeler-1

CD4
01 Ailelerde Bolunmeler-2
02 Es-Saa (Kiyamet)
03 Uc Soru
04 Habesistan
05 Omer
06 Boykot ve Kaldirilisi
07 Cennet ve Ebediyet

CD5
01 Huzun Yili
02 Senin Yuzunun Nuru
03 Huzun Yilindan Sonra
04 Yesrib’in Cevabi
05 Gocler
06 Bir Suikast
07 Hicret-1

CD6
01 Hicret-2
02 Medine’ye Giris
03 Ahenk ve Uyusmazlik
04 Yeni Yuva
05 Savasa baslangic
06 Bedir’e Dogru – 1

CD7
01 Bedir’e Dogru – 2
02 Bedir Savasi
03 Yenilenlerin Geri Donusu
04 Esirler
05 Beni Kaynuka

CD8
01 Olumler ve Evlilikler
02 Duzensiz Saldirilar
03 Savasa Hazirliklar
04 Uhud’a Yuruyus
05 Uhud Savasi – 1

CD9
01 Uhud Savasi – 1
02 Intikam
03 Sehitlerin Gomulmesi
04 Uhud’dan Sonra
05 Intikam Kurbanlari
06 Beni Nadir

CD10
01 Savas ve Baris
02 Hendek
03 Kusatma – 1

CD11
01 Kusatma – 2
02 Beni Kurayza
03 Kusatmadan Sonra
04 Munafiklar
05 Gerdanlik
06 Iftira

CD12
01 Kureys’in Yasadigi Ikilem
02 Apacik Bir Zafer
03 Hudeybiye’den Sonra
04 Hayber

CD13
01 En Cok Sevdigim Kim?
02 Hayber’den Sonra
03 Umre ve Sonrasi

CD14
01 Olumler ve Bir Dogum Vaadi
02 Anlasmanin Bozulmasi
03 Mekke’nin Fethi

CD15
01 Huneyn Savasi ve Taif Kusatmasi
02 Uzlasmalar
03 Zaferden Sonra
04 Tebuk
05 Tebuk’ten Sonra

CD16
01 Dereceler
02 Gelecek
03 Veda Hacci
04 Secim
05 Cenazenin Gomulmesi ve Hilafet

http://rapidshare.com/files/164921703/Hz.Muhammedin_Hayati._up_by_maksudsahin.part1.rar
http://rapidshare.com/files/164936398/Hz.Muhammedin_Hayati._up_by_maksudsahin.part2.rar
http://rapidshare.com/files/164953882/Hz.Muhammedin_Hayati._up_by_maksudsahin.part3.rar
http://rapidshare.com/files/164970017/Hz.Muhammedin_Hayati._up_by_maksudsahin.part4.rar
http://rapidshare.com/files/164986391/Hz.Muhammedin_Hayati._up_by_maksudsahin.part5.rar
http://rapidshare.com/files/164991423/Hz.Muhammedin_Hayati._up_by_maksudsahin.part6.rar

Dosyalarda rar şifresi: maksudsahin